PAPAZ KUR'AN İÇİN NE DİYOR? VE YENİ MÜLÜMAN OLANLAR NE DİYOR?
Başlıktan anlaşıldığı gibi bu bölümde başka dinden oldukları halde islamiyeti kabul edenlerin ibret dolu hayatlarını bulacaksınız.Bunları okuduğunuzda dinimizin yüceliğini bir kere daha kalplerinizde hissedeceksiniz...Bernard Shaw bile:"Dünya için bir tek din seçmek gerekirse,bu muhakkak İslam dini olacaktır."demiştir.
Sicilyalı heykeltraş bir
babanın çocuğu olarak 1901'de doğdu.Çocukluğu Cezayir'de geçti.1.Dünya Savaşı
sırasında Fransız bir doktorla evlendi.Eşinin tayini üzerine Tunus'a gitti.Müslüman
olduktan sonra Hidayetullah ismini aldı.
Tunus'ta iken İslamiyete duyduğum alakadan dolayı
müslüman ailelerle yakınlık kurdum.Fakat İslamiyetle ilgili sorduklarıma tatminkar
cevaplar alamadım.Birgün dostluk yaptığım fakir müslüman bir ailenin kızı bana
islami kadın kıyafeti giydirdi.Aynaya baktım,kıyafetimi çok beğendim.O gece rüyamda
Kabe'ye gittiğimi gördüm.Rüyamı tabir eden müslüman hanım;"Bir gün
mutlaka hacca gideceksin"dedi.
Birgün küçük bir sokaktaki mütevazi
dükkanında,sanki bu dünyaya ait biri değilmiş gibi duran,derin bir düşünceyle
huzur bulmuş nur yüzlü bir zat gördüm.Başındaki beyaz takkesiyle siyah sakalı hoş
bir görüntü teşkil eden bu adam,kapalı gözleriyle ve elindeki tesbihiyle bana
değişik geldi.Sanki tanıdık bir simaydı.Gözlerimi ondan ayıramıyordum.Bakışımı
hissetmiş gibi gözlerini açarak tatlı bir tebessümle yaklaşmamı işaret
etti.Oturmam için bir sandalye gösterdi ve;"Sana verebileceğim bir şey var
mı?"diye sordu.Ondan elindeki tesbihi ve okuduğu duayı öğretmesini istedim.O zat
şaşkın halde;"Tesbihi memnuniyetle veririm ama duayı neden
istiyorsun?"deyince,"Evet ama senin yaptığın duayı benim de yapmama engel
değil ki..Senin Rabbin benim de Rabbim değil mi?"dedim.O da;"Doğru.Fakat bu
zikir müslümanların temel inancıdır.Allah başka bütün ilahları reddeder."La
ilahe illallah"şehadetin 1.kısmıdır.Kalbden söylendiğinde İslamiyete
girilmiş olunur."dedi.Bunun üzerine ben;"Şu halde diyebilirim ki,ben her
zaman müslümanmışım.Çünkü daima tek Allah'a inandım."dedim.O zat
devamla;"Şehadetin 2.kısmı yalnız İslama mahsustur.O da ;"Muhammed(s.a.v)
Allah'ın Resulüdür.Hz.Muhammed'in peygamberliğine inanmak,Allah'ın birliğine
inanmayı gerektirir.Bu zikri 2 kısmıyla birlikte,istersen
öğretebilirim."dedi."Tek Allah'a nasıl inanıyorsam,O'nun peygamberlerine ve
Hz.Muhammed'in onlardan biri olduğuna inanıyorum."dedim.
Daha sonra o zat bana abdestve guslün şartlarını
öğretti.Telaffuzunu öğrettiği zikri 300.000 kere çekmemi söyleyerek tesbihini
verdi.Bu görevi ancak 3 ayda tamamladım.Sonra o nur yüzlü zatın yanına
gittim.Tesbihini alıp,dualar okuyarak kokular sürdü ve bana geri vererek;"Bugün
güzelce abdest alarak yat ve bu tesbiği yastığının altına koy,bir rüya göreceksin
ve ben tabir edeceğim."dedi.
O gece rüyamda,cami gibi bir yerde
Peygamberimizi gördüm.Ben perişan,aç,sefil bir vaziyetteydim.Beni elini
uzatıp yanına çağırdı.Yanına gidince birden değiştim.Şahane,pırıl pırıl bir
elbiseye bürünmüştüm.O'nun kalbime telkin ettiği fikirle,benim pek az
görülen bir lütfa mazhar olduğumu anladım.Ertesi gün o zatın dükkanına
gidip,rüyamı anlattım.Zatın gözlerinden yaşlar boşandı.Heyecandan güçlükle
konuşarak,"Biz atadan müslümanız.Gençliğimden beri bu zikre devam
ediyorum.Fakat bir türlü tamamlayamıyorum.Hep yeniden başlıyorum.Dünyada herşeyden
çok Resulullah'ı görmek istiyorum.Bu lütfa henüz nail olamadım.Sen bir
yabancıyken ve dinimiz hakkında hiç birşey bilmezken bu lütfa mazhar oldun."dedi.
Bir süre sonra üstüme başıma özen
göstermediğimden dolayı beyim"Yeter artık,tanrınla benim aramda bir tercih
yapmalısın!"deyince çok üzüldüm.Dini bilgimi,eşime farkettirmeden arttırmaya
devam ettim.1950'de Fas'tayken kadıya giderek resmen müslüman olmak istediğimi
bildirdim.Kadı İslam hakkında bilmem gerekenleri bildirdi.Fakat bana resmi bir belge
vermekten kaçındı.Zira o zaman Fas,Fransız himayesindeydi ve ben Fransız askeri
doktorunun dul eşiydim.Hacca gidebilmek ve ölünce müslüman mezarlığına gömülmek
için resmi belgeyi almayı arzuluyordum.Bu isteğime kavuştum.1951 senesinde
Müslümanlığımı resmen tescil ettirdiğim sırada Fransız sömürge idaresi beni
sorgulamadan geçirdi ve niçin müslüman olduğumu sordu.Ben de;"20 seneden beri
islam dinine girmek istiyordum.O tarihten beri çeşitli dinler üzerinde çok ciddi
araştırmalar yaparak bu karara vardım.Uzun süre çeşitli engeller sebebiyle
kararımı tatbik edemedim.Hem islam dinine inanıp,hem de ibadetlerini yaparken hala
hristiyan sıfatını taşımak ikiyüzlülük olurdu.İslamı,ruhi ihtiyaçlarıma daha
uygun buluyorum."Aradıklarımı,daha
önce mensubu olduğum dinde bulamadım."
Yusuf İslam(Cat Stevens) |
Londra'da doğdu.gençliğinde müziği
seçti.cat stevens ismi ile kısa sürede ünü dünyayı tutan pop şarkıcısı
oldu.1977 senesinde müslüman oldu.
Annem İsveçli bir budist,babam ise
Kıbrıslı bir rum ortodokstu.Evimizde azçok hristiyanlık havası vardı.Londra'nın
merkezinde katolik okuluna gönderildim.Orada Allah'a inanmamızı öğrettiler.Allah'a
giden tek yolun İsa aracılığıyla olduğunu söylediler.11 yaşındayken karışık
dinlerden öğrencilerin olduğu bir okula gittiğimde hemen hemen kiliseden
ayrılmıştım.Ama İsa'nın üzerimdeki etkisi,teslis ne manaya geldiğini düşünmeden
devam ediyordu.Müziğe başladığımda dini daha ciddi almam gerektiğine dair duyguya
sahip olmama rağmen sözde hristiyan haline geldim.Pazar günleri günah işleyenlerin
affedilmeleri bana ikiyüzlülük gibi geldi.Bu düşünce kiliseden uzaklaşmama yol
açtı.
Bir ara Doğu'nun dini felsefeleriyle
ilgilenmeye başladım.Hippilik döneminde tutku haline geldi.Budizm hakkında kitaplar
okumaya başladım.Budizmi kilise öğretilerinden daha doyurucu buldum.Bu Hristiyan din
anlayışına karşı ilginç alternatifti.ancak pratiği güçtü.Ailemin rum kökenine
doğru gittim.Pisogorosu ve herşeyi matematik formülle sonuçlanabileceğini
öğrendim.Ancak bununda pratiğide mümkün değildi.
1975'te abim Kudüs'e gitmişti.ziyaretinde
MESCİD-İ AKSA'da bulunuyordu.Camiye girer girmez içimde barışçı, doyurucu
hisler belirince bana İslamdan bahseden bir kart attı.Londra'ya döndüğünde bana
KURAN'IN aslıyla,ingilizce tercümesini hediye etti.KURAN'ın ve Müslümanların inancı
hakkında dikrim yoktu.bazen Müslümanlara MUHAMMEDİLER diyorlardı.Bu tıpkı
Hristiyanların gibi müslümanlarında Hz.Muhammed'e taptıkları intibaını
veriyordu.Kuran'ı okumadan önce böyle düşünüyordum ve İslamın Avrupadaki
görüntüsü hastalık ve felakete benziyordu.Daha sonra onu okumadan hakkında hüküm
vermemeye karar verdim.Kuran'la karşılaşıncaya kadar hayatın amacı bir sırdı benim
için,hayatı herşeyi düzenleyen bir hakimin varlığına inanıyordum,kimdi bu
görünmeyen sanatkar?
Pek çok manevi-ruhi yollardan
geçmiştim,fakat hiçbiri beni doyurmamıştı.Kuran'ı okumaya başladığımda hayretim
arttı.Gittikçe huzura dalıyordum.Çünkü o alemlere hakim olan tek bir Allah'ın
adıyla başlıyordu.okudukça KURAN'ın herhangi başka kitaplardan farklı olduğunu
anlamaya başladım.her kitabın bir yazarı olur bu kitabı kimin yazdığını merak
ettim.Tabii ki Kuran beşeri bir yazarın yazabileceğinden yüksek seviyedeydi.1,5
seneden fazla durmadan okudum ve bu süre içinde hiçbir müslümanla
karşılaşmadım.KURAN'ın mesajı içinde boğulup kalmıştım ve şu karara
vardım:"önümde 2 tercih vardı:ya kendimi tamamen teslim edecektim veya kendi
müzikli yolumda yürüyecektim.benim için birtek seçim yolunun müslüman olmak
olduğunu anladım"iş bukadar kolay değildi.çünkü yükümlü olduğum esaslar ve
hükümler hakkında daha fazla bilgiye muhtaçtım.geçiş dönemi diye adlandırdığım
1,5 yıllık bir süre aktı.Bu dönemde İslam hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya
gayret ettim.O sıralarda Londra Reqent's parkta bir caminin varlığını duydum.İmamı
ile tanışarak kelime-i şahadet getirdim,namaz,oruç ve zekat vecibelerimi yerine
getirmeye başladım.Londra'daki müslüman kardeşlerimin arasına katıldım.Her türlü
müzik aletinin haram olduğunu öğrenince,müziği bıraktım.Şimdi İSLAM'I yaşıyorum ve huzur içindeyim
1846'da Amerika Hudson şehrinde
doğdu.New-York Üniversitesinde okudu.Kısa zamanda çok sevilen ve çok takdir edilen
bir fıkra muharriri oldu.St.Joseph Gazett ve Missouri Rapublican isimlerinde mecmualar
neşretti.1887'de Filipinlerde Amerika konsolosu oldu.Müslüman olduktan sonra kendini
tamamiyle İslamiyeti neşretmeye vakfetti ve Amerika'daki teşkilatın başına
geçti.1916'da vefat etti.
Bana,ahalisinin pek çoğu Hristiyan olan
Amerika'da doğan,büyüyünceye kadar mütemadiyen Hristiyan papazların yaptıkları
vaazları,daha doğrusu saçmalıkları dinleyen;benim gibi bir insanın,niçin dinini
değiştirerek müslüman olduğunu soranlar çok oldu.Ben de onlara,müslümanlığı
niçin hayat rehberi olarak seçtiğimi,kısaca şöyle anlattım:
Müslüman oldum!Çünkü,yaptığım
incelemeler,insanların ruhi ihtiyaçlarının ancak müslümanlığın koyduğu sağlam
esaslarla temin edileceğini gösterdi.Ben daha çocukken bile,Hristiyanlığa bir türlü
iki elle sarılamamıştım.20 yaşıma geldiğim ve artık reşit oldğum zaman,kilisenin
her şeyi günah sayan,garib ve can sıkıcı terbiyesine tamamen isyan etmiştim.Yavaş
yavaş kiliseden ayrıldım ve bir daha dönmedim.Benim araştırıcı,meraklı bir
ahlakım(karakterim) vardı.Herşeyin sebebini ve maksadını arıyordum.Bunlar için
mantıki cevaplar bekliyordum.Halbuki,rahiplerin ve diğer Hristiyan din adamlarının
bana verdiği cevaplar beni tatmin etmiyordu.Onlar,çok kereler suallerime tatmin
verecekleri yerde;"Bunları biz anlayamayız.Bunlar ilahi sırlardır."diyorlar
veya"Bunu bizim aklımız kavramaz."gibi kaçamaklı bir cevap veriyorlardı.
Bunun üzerine,bir yandan şark
dinlerini,diğer taraftan meşhur filozofların eserlerini incelemeye karar
verdim.Filozoflardan Mill,Locke,Kant,Hegel,Fichte,Huxleyin ve diğerlerinin eserlerini
okudum.Bu filozofların eserlerinde,hep
protoplazmadan,atomlardan,moleküllerden,taneciklerden bahsolunuyor,fakat"İnsanın
ruhu ne oluyor,öldükten sonra nereye gidiyor,bu dünyada ruhun nasıl terbiye
edileceği"hakkında bir fikir bulunmuyordu.Halbuki İslam dini,insanın bedeni
yanında,ruhu ile meşgul oluyor ve bizi aydınlatıyordu.Bunun içindir ki,ben ne yolumu
şaşırdığımdan,ne de Hristiyanlara kızdığımdan veya ani bir karara
kapıldığımdan dolayı değil,tam aksine inceden inceye tedkik
ettikten,büyüklüğünü,ulviyetini,ciddiyetini,mükemmelliğini iyice anladıktan sonra
müslüman oldum.
İslamiyette esas,Allahü Teala'nın var
ve bir olduğuna inanmak,O'na kendini teslim etmek ve O'na ibadet ederek lütuflarına
şükretmektir.İslamiyet,Bütün insanlara kardeşliği,iyiliği,sevgiyi emreder.Onlardan
ruh,beden,dil ve amel(iş)temizliğidir.İslam dini,şimdiye kadar insanların bildiği
dinlerin muhakkak en mükemmeli,en üstünü ve sonuncusudur.
Malcolm X |
Malcolm X
19 Mayıs 1925'de Omaha Nebraska'da
Baptist papazının oğlu olarak doğdu.6 yaşındayken beyaz Amerikalı tedhişçilerin
teşkilatı olan Ku KLUX Klan tarafından evleri yakılmıştı.Malcolm'un isyan
duyguları o olayla kabarmıştı.Ticaretle uğraşan babası kötü ve feci bir kazanın
kurbanı edilmişti.Bu olay Malcolm'un kardeşleriyle sokakta kalmasına sebep
olmuştu.Karınlarını doyurmak için hırsızlık yapıyorlardı:Malcolm bir ıslah
yurduna sevk edildi.Bu yurtta sevgi ve şefkat gördü.Birkaç zenci arkadaşı
vardı.Beyazların çocukları onlara işkence,küfür ve eziyet ediyorlardı.Bu yüzden
beyazlara cephe almışlardı.Malcolm himayesine sığındığı rahibenin sayesinde
ıslah yurdunun yanındaki ortaokula tek zenci talebe olarak girdi.Çalışkanlığıyla
sınıfının birincisi oldu.Okulun son sınıfında ne olmak istediği sorulduğunda
avukat olmak istediğini söylüyordu.Alay konusu oluyordu.Beyazlarca avukatlığın bir
zenci için uygun olmadığını marangozluk yapabileceğini söylüyorlardı.Malcolm bu
yanlış saplantılar karşısında istediği mesleği seçemeyeceğini anlayarak okulu
bıraktı.Newyork'a gitti.Kötü işlerle uğraşan insanlarla tanıştı.Onlara zeka ve
becerisini gösterdi.Bu adamların güvenine sahip oldu.18 yaşına PAPAZIN KUR'AN YORUMU geldiğinde kendisine
bu iş sahasında"Koca Kızıl"lakabıyla hatırı sayılır bir isim yaptı.
Afyon,eroin gibi malları satmakla iyi
para kazanıyordu.Hırsızlık suçuyla hapse girdi.1947'de mahkumiyetini çekmeye
başladı.Hapiste hayatının yönünü değiştirecek olaylar yaşadı.Kardeşi
Reginalt'ın tavsiyeleriyle başlayan ilgi,sonunda"Siyah adamın tabii dini"
olan islama girmesine sebep oldu.Müslüman olunca"Vaktiyle
beyazların buyruğu altında kör,sağır ve dilsiz bir insandım,hüviyetim artık
maziye karışmıştır.Yeniden doğmuş gibi ayrı bir insanım"
manasını taşıyan X sembolünü kullanmaya başladı.Amerika'da müslümanlığın
yayılmasında üstün başarılar gösterir ve son nefesine kadar tebliğ yaptı.1964'de
Müslüman Camisinin kurulacağını ilan etti.Haziran 1964 Afro-Amerikan Birliği
Organizasyonu'nun ilk kamu mitingini yaptı.1964 Kasım ayında Afrika'ya gezi yaptı. 14
Şubat
1965 Malcolm'un evi bir ateş bombası ile tahrip edildi. 21 Şubat 1965
öldürülüceğini bile bile gittiği konferansta şehit edildi..
Müslümanlığı niçin kabul
ettim?
Müslümanlığın çok mantıki ve sade
oluşu,camilerin insanı kendine çeken cazibesi,bu dine mensub olanların,dinlerine
büyük bir ciddiyet ve muhabbet ile bağlanmış olması,bütün
dünyada,müslümanların günde beş defa aynı saatte büyük bir saygı ve ihlas
ile secdeye kapanışı,benim üzerimde çoktan beri büyük bir tesir yapmıştı.Fakat
bunlar benim müslüman olmaklığım için kafi gelmedi.Ben ancak,İslam dinini iyice
tedkikten ve onda güzel,faideli bir çok hususlar bulduktan sonra müslüman oldum.Hayata
ciddiyet,fakat aynı zamanda tatlılıkla bağlı olmak(ki Muhammed(a.s)'ın kendi
hareket tarzıdır),işlerde müşavere etmek,insanlara daima merhamet ve şefkat
ile muamele etmek,yoksullara yardım etmek,ilk defa olarak kadınlara da mal sahibi olma
hakkını vermek gibi,o zamana göre en muazzam medeni inkilaplar,Muhammed(a.s)'ın kısa
ve veciz sözleriyle ne güzel ifade edilmiştir.Muhammed(a.s) aynı zamanda;"Allahu
Teala'ya tevekkül,itimad et,fakat deveni bağlamayı unutma!"sözleriyle
insanlara,Allah'ın kullarından evvela,her türlü tedbire başvurmalarını,icab edeni
yapmalarını ve ancak ondan sonra,Allah'a tevekkül etmelerini emrettiğini
bildirmektedir.O halde,Avrupalıların iddia ettiği gibi,İslam dini,hiçbir iş
yapmadan,her şeyi Allah'tan bekleyen miskinlerin dini değildir.İslam dini,herkese,önce
elinden gelen herşeyi yapmasını ve ancak ondan sonra Allah'a tevekkül etmesini
emreder.
İslam dininin,diğer dinlerdeki
insanlara karşı gösterdiği adalet de,benim üzerimde çok büyük tesir yapmıştı.
Muhammed(a.s)müslümanların
hristiyanlara ve yahudilere karşı iyi muamele etmeleini emrediyor.Kuran-ı Kerim
ise,Adem(a.s)'dan başlayarak,Musa ve İsa(a.s)'ın Peygamberliğini kabul
ediyordu.Bu,hiçbir başka dinde olmayan yüce sadakattir.İslamiyetin en güzel
hususiyetlerinden biri de,onun kendini putlardan tamamiyle kurtarmış
olmasıdır.Hristiyanlıkta hala resimlere,heykellere tapılırken,İslamiyette hiç
böyle birşey yoktur.Bu da,İslamiyetin ne kadar saf,temiz olduğunu gösteriyor.
Beni müslüman olmaya götüren
sebeplerden sonuncusu,İslamiyette bulduğum metanet ve irade gücü oldu.İslamiyette
yalnız ruhun değil,aynı zamanda bedenin de temiz olması emrediliyordu.yemek
yerken,tıka basamideyi doldurmamak,senede bir ay oruç tutmak,herşeyde ölçülü
hareket etmek,harcama yaparken,ne fazla ne eksik sarf etmek gibi.Değil bugün,yarın
da,bütün insanlara rehberlik edecek hususlar,insanlara en güzel bir tarzda telkin
olunuyordu.Ben,müslüma nmemleketlerinin hemen hemen hepsini ziyaret
ettim.İstanbul'da,Şam'da,Kudüs'te,Kahire'de,Cezayir'de,Fas'ta vs.müslüman
şehirlerinde,bütün hakiki müslümanların bu kaidelere riayet ettiklerini ve
bundan dolayı hayatta huzura kavuştuklarını bizatihi gördüm.Onların,Allah'ın
yoluna girmek için süslere,resimlere,heykellere,mumlara,müziğe ve benzeri şeylere
ihtiyaçları yoktu.Allah'ın kulu olduklarını hissetmeleri ve kendilerini O'na teslim
etmeleri onlara en büyük manevi huzur ve saadeti,lezzeti veriyordu.
İslam dinindeki hürriyet ve
müsavat(eşitlik)beni daima dine çekmiştir.Müslümanlar arasında,en yüksek
bir mevki sahibiyle en fakir bir kimse,Allah'ın huzurunda müsavidir(eşittir)ve
birbirinin kardeşi sayılır.Camide,müslümanlar yanyana ibadet ederler.Mevki sahibi
olanlar için ayrılmış özel yerler yoktur.Müslümanlar Allah ile kul arasında
hiçbir kimsenin bulunmadığına iman ederler.Müslümanlıkta ibadet,Allah ile kul
arasında yapılır.Günahlarını affettirmek için din adamlarına başvurmazlar.Her
müslüman kendi hareketinden ancak kendisi mesuldür.
Müslümanlar arasındaki kardeşlik bana
hayatta çok kereler yardımcı oldu.Bu din kardeşliği de,beni müslümanlığa
götüren amillerden biridir.Nereye gitsem bir müslüman kardeşimin bana
yardım edeceğini ve üzüntülerimi benimle paylaşacağını biliyorum.Dünyada
ırk,renk ve siyasi düşünceleri birbirinden farklı olan bütün
müslümanlar,birbirinin kardeşidir ve birbirlerine yardım etmeyi kendilerine borç
bilirler.
İşte,beni müslüman yapan
sebepler bunlardır.Acaba bunlardan daha güzel ve ulvi(yüce)bir sebep düşünülebilir
mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder